1899 yorum

Bir düzine yolcu arasında suratsız ve koyu dindar bir Danimarkalı aile, Geyşa ile annesi, İspanyol kardeşler ve hatta bir kaçak yolcu var. İşin özünde ise tüm ekonomik ve kültürel farklılıklara rağmen bu insanların hepsinin bir ortak noktası var, o da bir şeylerden kaçıyor oldukları. Bilinçli olarak yeni başlangıçlara yelken açmış durumdalar ve geçmişlerini çok geride bırakmak istiyorlar. Yolculukları ise Kerberos’un yaklaşık yedi saat uzaklıktaki bir yerin koordinatlarını tekrarlayıp duran bir telgraf mesajı almasıyla bozuluyor. Kerberos’un kardeş gemisi olan Prometheus dört ay kadar önce arkasında ne bir enkaz ne de bir ceset bırakmadan ortadan kaybolmuş durumda. Mürettebatın batıl inançlı itirazlarına aldırış etmeyen Kaptan Larsen kendisini araştırmak ve hayatta kalan olup olmadığını öğrenmek durumunda hissediyor. Tabii ki bu karar Pandora’nın kutusunu açıyor ve geminin içindeki herkesin bilinmeze giden yolculuğunda başına garip garip şeyler gelmeye başlıyor. Netflix eleştirmenlere gönderilen ilk altı bölümde senaryonun kilit noktaları ile alakalı ambargo uyguluyor ancak kadrodaki hemen hemen her karakterin Kerberos’tayken geçmişlerine ışık tutabilecekleri bir bölüme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda yolcular arasında bazı beklenmedik bağlantılar da açığa çıkıyor ve hepsinin hikayesindeki ortak tema da dizinin genel tonu ve hissettirdikleri ile uyum içerisinde gözüküyor. Dönemine uygun olarak tasarlanmış kostüm ve kıyafetlere rağmen (ki bunların oldukça etkileyici ve tekinsiz gözüktüğünü söylememiz lazım) karakterlerin hikayeleri izleyicinin rahatlıkla bağ kurabileceği şekilde yazılmış ve dini yobazlıktan tutun sınıf farklılıklarına, kültürel önyargılar ile gelen hatalara, karmaşık cinselliğe, akıl hastalıklarına ve hatta zaman yolculuğuna kadar geniş bir yelpazede uzanıyor. Friese, bo Odar ve uluslararası senarist ekibi tüm bu hikayeleri ilginç kılarken aynı zamanda kültürel olarak özgünleştirip klişelerden de kaçmayı başarmışlar. Her bir aktör de oynadıkları karakterlerin içindeki yıkılmışlığı çok güzel sergilemiş ve izlerken keyif veriyor. 1899 karmaşık senaryo, ambiyans, sürekli değişen gizemler ve tekinsiz bir kasvet havasına sahip ama senaristler ve aktörler izleyiciyi kişisel hikayelere çok güzel bağladıkları için başından kalkamıyorsunuz. Haberin yorum devamı.